Partide

Yaser ve Banu bir partiye geliyorlar.

 

Yaser: Merhaba Lee

Lee: Merhaba Yaser. Partiye hoş geldiniz

Yaser: Hoş bulduk

Lee: Arkadaşın kim? Tanışıyor muyuz?

Yaser: Hayır, tanışmıyorsunuz. Banu üniversiteden arkadaşım. Ayni fakültede okuyoruz. Banu, Lee Tömer’den arkadaşım. Ayni sınıfta Türkçe öğreniyoruz. Lee Koreli. Seul’den geliyor.

Banu: Memnun oldum

Lee: Ben de memnun oldum. Nasıl, parti güzel mi? Eğleniyor musunuz?

Banu: Parti güzel, ama burası çok kalabalık. Burada herkes yabancı. Ve yalnızca ben Türkçe konuşuyorum.

Lee: Evet, herkes yabancı. Ama herkes Türkçe biliyor. Bakın, şu gözlüklü adam – Miguel. O Ispanyol. Madrid’den geliyor ve çok iyi Türkçe konuşuyor. Şu adamı görüyor musunuz?

Arkada şarkı söylüyor. O da Abbas. Somali’den geliyor. O da çok iyi Türkçe konuşuyor.

Yaser: Yani hepimiz Türkçe konuşuyoruz.

Banu: Tamam, şimdi rahatladım.

 

 

Итак, Ясер и Бану на вечеринке. Встречают Ли. Обмениваются приветствиями. Ли спрашивает Ясера, кто его подруга: Arkadaşın kim? (твоя подруга кто) Tanışıyor muyuz? (мы знакомы? tanışmak – знакомиться). Ясер говорит, что нет, и представляет Бану с которой вместе учится: Banu üniversiteden arkadaşım. Ayni (одинаковый, такой же, здесь: на одном) fakültede okuyoruz. Затем он представляет Ли, с которым учит вместе турецкий в Томере: Lee Tömer’den arkadaşım. Ayni sınıfta Türkçe öğreniyoruz. Lee Koreli. (кореец) Seulden geliyor. Ли спрашивает как им вечеринка:  Nasıl, parti güzel mi? Eğleniyor musunuz? (eğlenmek – развлекаться). Бану чувствует себя неловко среди иностранцев: Parti güzel, ama burası (тут) çok kalabalık (kalabalık – много народа). Burada (здесь) herkes (все) yabancı (иностранцы). Ve yalnızca (только) ben Türkçe konuşuyorum. Но Ли успокаивает ее. Да, все иностранцы, но все знают турецкий. Он указывает на парня в очках: Bakın, (смотрите) şu gözlüklü (в очках) adam – Miguel. O Ispanyol. Madrid’den geliyor ve çok iyi Türkçe konuşuyor. Затем показывает на смуглого красавца на сцене: Şu adamı görüyor musunuz? (видите? görmek – видеть) Arkada (сзади) şarkı söylüyor. (песню поет) O da Abbas. Somali’den geliyor. O da çok iyi Türkçe konuşuyor. Ясер поясняет, что все говорят по-турецки: Yani (то есть) hepimiz (все мы) Türkçe konuşuyoruz. И Бану успокаивается, наконец: Tamam (хорошо), şimdi rahatladım (я успокоилась, rehatlamak – успокаиваться, расслабляться).