ARKADAŞLIK           

Savaşın en kanlı günlerinden biri... Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmenine koştu ve:


           - Teğmenim. Koşarak arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..
           - Gitmeye değer mi?... Arkadaşın delik deşik olmuş... Büyük olasılıkla ölmüştür bile... Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın!
            Asker ısrar etti ve teğmen "peki, git o zaman" dedi.

 

            İnanılması güç bir mucize... Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti, sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü:


           - Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş...
          - Değdi teğmenim,değdi...
          - Nasıl değdi? Bu adam ölmüş görmüyor musun?..

          - Gene de değdi komutanım! Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı, onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:


           - "Mehmet!.. Geleceğini biliyordum!...Geleceğini biliyordum... ."

 

 

 

 

kanlı – êðîâàâûé

asker – ñîëäàò, ðÿäîâîé  

siper – îêîï, òðàíøåÿ

ateş – îãîíü

teğmen – ëåéòåíàíò

değmek – ñòîèòü, çàñëóæèâàòü (değer mi? – ñòîèò ëè?)

delik deşik – èçðåøå÷åííûé (çä. ïóëÿìè)

olasılık – âåðîÿòíîñòü

bir şeyi/kimseyi tehlikeye atmak – ïîäâåðãàòü ÷òî-òî/êîãî-òî îïàñíîñòè

ısrar etmek – íàñòàèâàòü

yuvarlanmak – êàòèòüñÿ, ïîëçòè

sağ – æèâîé

dünyaya bedel – öåííåå âñåãî íà ñâåòå

hıçkırmak – âñõëèïûâàòü

tekrarlamak - ïîâòîðèòü