Gümrük

  

Trabzonla Rize arasında bir zamanlar gümrük varmış. Temel hergün bisikletle ve önünde bir kum torbasıyla gümrükten geçermiş. Bir gün Gümrük Memuru bu durumdan kuşkulanmış. Temel'e :

- Dur. Ne geçiriyorsun gümrükten, demiş.

Temel :

- Kum, demiş.


Memur kum torbasına elini sokmuş karıştırmış gerçekten sadece kum varmış torbada. Bu olaydan sonra Temel yıllarca gümrükten bisikletle önünde kum torbası olduğu halde geçmiş. Yıllar sonra Trabzonda bir kahvede Temelle Gümrük Memuru karşılaşmış.


Gümrük Memuru :
- Ulan Temel artık emekli oldum sana birşey yapamam gerçekten ne geçiriyordun gümrükten?, demiş.
Temel:
- Bisiklet, demiş

 

gümrük – òàìîæíÿ

arasında  - ìåæäó

kum – ïåñîê

geçmek – ïåðåõîäèòü ÷åðåç

geçirmek - ïðîíîñèòü ÷òî-òî ÷åðåç

durum – ïîëîæåíèå

kuşkulanmakñîìíåâàòüñÿ â ÷åì-ë., ïîäîçðåâàòü

sokmak - çàñîâûâàòü

karıştırmakïåðåìåøàòü

karşılaşmak - âñòðå÷àòüñÿ

ulan – îáðàùåíèå: äðóæèùå, ïðèÿòåëü

emekli – ïåíñèîíåð

gerçekten äåéñòâèòåëüíî

- mışàôôèêñ äàâíîïðîøåäøåãî âðåìåíè, âðåìÿ íà mış ÷àñòî èñïîëüçóåòñÿ â ñêàçêàõ è àíåêäîòàõ.