PASTANE

 

İngiltere’de 10 yaşında bir erkek çocuk pastaneye girdi. Çok kalabalıktı ve sırasını beklemeye başladı. Garson kız tek başına çalışıyordu. Sıra çocuğa geldi.

 

 

Garson sordu:

- Ne istiyorsunuz?

- Çikolatalı pasta ne kadar?

- 50 sent.

 

Çocuk cebinden paralarını çıkardı ve saymaya başladı. Tam elli senti vardı.

 

- Peki, bu dondurma ne kadar?

- 35 sent.

 

Garson yalnızdı ve çok müşteri vardı, daha fazla beklemek istemedi. Çocuk bir dondurma istedi ve garson dondurmayı verdi. Yarım saat sonra çocuk dondurmayı yedi ve gitti. Garson masayı toplamak için geldi, çocuğun bıraktığı 15 sent bahşişi gördü ve gözleri doldu.

 

 

pastane– êîíäèòåðñêàÿ

sıra - î÷åðåäü

kalabalık – òîëïà, ñêîïëåíèå íàðîäà

beklemek - æäàòü

başlamak - íà÷èíàòü

tek başına – îäèí, åäèíñòâåííûé, ñàì ïî ñåáå

cep - êàðìàí

çıkarmak - äîñòàâàòü

saymak - ñ÷èòàòü

dondurma - ìîðîæåíîå

yalnız – îäèíîêèé, îäèí, åäèíñòâåííûé

müşteri - êëèåíò

masa toplamak – óáèðàòü ñî ñòîëà

bahşiş - ÷àåâûå

gözleri dolmak –áûòü òðîíóòûì